Avrupa’dan, Amerika’dan veya dünyanın bir başka ülkesinden; gezmek, görmek ve eğlenmek için Antalya’ya gelseniz.
Önce “oldcity” denilen;”eski şehir” anlamına gelen bu bölgeyi gezip görmek isteyeceksiniz.
Aldığınız kitaplardan veya internetteki turistik bilgilerden; burasının çok tarihi bir yer olduğunu öğreneceksiniz. Merakla buraları gezmek için şehir merkezine herhangi bir vasıtayla geleceksiniz.
Sonra?
“Oldcity” dedikleri; bizim “Kaleiçi” dediğimiz yerin bir “şehir planı” almak isteyeceksiniz. Kalekapısı’na gelince; “Tourism Office” soracaksınız ve hiçbir kimse” var mı- yok mu, nerede” bilemeyecekler!
Belki bir kişi hatırlayacak;
Buradan dosdoğru gidin; Güllük Caddesi’ne gelince yukarı doğru 150-200 m. ileride Turizm Bürosu orada. Diğeri de; buradan dosdoğru gidin, sonra sağa doğru dönün, gidin, gidin eski “Büyükşehir Belediyesi” binasını sorun. Onun az ilerisinde bir havuz vardır ve hemen onun yanında kocaman bir baraka vardır. İşte burası da “Turizm Bürosu”dur.VAZGEÇTİNİZ DEĞİL Mİ?
“Kendim rastgele gezerim” dediniz ve Kalekapısı’ndan girmek istediniz!
O da ne? Giremediniz!
Yolun bir tarafında taksi durağı ile kapalı. Öteki tarafta da koskocaman ışıklı bir bariyer kolu var!
Neyse Saat Kulesi dibindeki kaldırımdan geçerek Kaleiçi’ne ayak
bastınız. Şehir planı panosu var mı diye baktınız ama onu da göremediniz. Orada bir “golf” arabası var ama camdaki yazı Türkçe yazdığı için anlamadınız.
TURSTİK GRUP
Bir acenta ile geldiniz ve geziyorsunuz. Gezeceğiniz yerler sınırlıdır. Üçkapılar, Kesik Minare, Hıdırlık Kulesi ve Yat Limanı!
Evet, koskocaman Kaleiçi’nde size gösterilecek yerler bunlardır. Eğer biraz zamanınız artar ise ufak tefek alış verişler yapabilirsiniz.
Rehberiniz iyi ise sizi daha kısa yollardan gideceğiniz yerlere götürecektir.
MAALESEF
İşte o farklı yollardan geçerken; asla görmek istemeyeceğiniz bir Kaleiçi ile karşılacaksınız!
Duvarları; grafiti yazı ve resimleriyle veya aşk/argo yazılarıyla doldurulmuş tarihi konaklar göreceksiniz.
Otopark olmuş yerlerden geçeceksiniz.
Birçok yarı yıkılmış tarihi konaklar göreceksiniz.
“Neden buraları restore etmemişler? Sahipleri mi yok? Belediyeler veya Turizm Bakanlıkları da mı görmüyor buraları? Şu pisliğe bir bakın! Ayy! Töve ben böyle bir yere asla gelmem!” diyebilirsiniz de.
Haklısınız.
Sizi oradan götüren rehber ne yapsın?
O size oranın tarihi hakkında bilgi vermek zorundadır.
ÜZÜLMEYİN
Bizler her zaman aynı manzara ile karşı karşıyayız. Elimizden de bir gelmiyor! Siz turistsiniz bir kere gördünüz bu çirkinlikleri. Bizler her gün görüyoruz.
“Eskiden İstanbul da deri fabrikaları atıkları hep Haliç’e akıtırlarmış. Orası öyle pis kokarmış ki insanların burun kemikleri sızlarmış! Hiçbir önlem almamışlar bu pisliği durdurmak için. Vatandaş da zamanla alışıvermiş bu pis kokulara. Gide gele “bağışıklık” kazanmışlar adeta! Gün gelmiş o civarda “piknik” yapmaya başlamışlar bile!”
YANİ
Kaleiçi’ndeki bu yıkıntı döküntüler; ne partileri, ne üniversiteleri, ne turizm acentelerini, ne otelcileri, ne rehberleri, ne belediyeleri ve ne de milletvekillerini bile rahatsız etmemişler.
ATSO, TÜRSAB, AKMED, ANTALYA GAZETECİLER CEMİYETİ, KALEİÇİ DERNEKLERİ, ANITLAR KURULU gibi birçok özel resmi kurumlar buralarda konaklar almışlar ve yerleşmişler ama hiç birisi çıkıp da “bu pislikler nedir?” diye sormamışlar.
Bakanlar gelmişler, Vali beyi gezdirmişler ama hiç o sokaklara sokmamışlar onları.
Cumhuriyet’in 94 yılını kutladık ama Kaleiçi’nin hâlâ bir adım ileri gittiğini maalesef göremedik.
Bekliyoruz.
::::: ::::
FİLM FESTİVALİ Mİ?
Ne zaman başladı, ne zaman bitti haberi olan var mı?
Kalekapısı en merkezi yer; ne bir tanıtım, ne bir broşür yoktu!
“Antalyalı Antalyalılar” gelecek sene sahiplendikleri bu festivalin “mevta “ olduğunu görürlerse şaşmasınlar!
İyi ki bundan önceki senelerde yapılan festivalleri görebilmişim.
Yorumlar
Kalan Karakter: