Türkiye’de ve dünyada güzeller güzeli bir şehir var ki adı: ANTALYA.
Ankara’daki siyasiler adeta “turist gelmesin” der gibi ülkelerle ağız kavgası yapsalar bile; o ülkelerin turistleri bu güzel ülkemizin işte en güzel bu şehrini çok sevdiklerinden mutlaka yaz/kış demeden ANTALYA’ya gelmektedirler.
“Turizm bacasız fabrikadır” derler ya; gerçekten de öyledir.
Patronu olmayan, çalışanların; karşılığında evine ekmek, devletine döviz kazandırdığı ve vergilerle destek veren koskocaman bir fabrika!
Yıllardır gerek devletimizin ve gerekse özel teşebbüslerin kendi gayretleriyle “turizm” olgusu içimize iyice yerleşti.
Hangi ülkeden kimler gelirse gelsin; Çinlisi, Japonu, Korelisi, Arabı, İranlısı, Rusyalısı, Almanı, Fransızı, İtalyanı, Amerikalısı; hepsine ”turist gözüyle bakıp, onları bir “misafir” gibi ağırlamak Türk milletinde adeta bir gelenek oldu.
YANİ!
Demem şu ki;
tüm dünya ülkelerinden insanlar, kendi başlarına veya aileleriyle senin ülkene gelmek için o kadar masraf yapacak ve yol gelecek; senin de onları gereği gibi ağırlaman gerekmez mi?
KALEİÇİ ŞANSIZ
Antalya çevresindeki turistik gelişmelerin binde biri bizim “gariban” Kaleiçi’ne layık görülmedi gitti.
Allah razı olsun; bi Menderes Türel “altyapı/üst yapı” diyerek Kaleiçi’ne renk kattı.
Onun da, Muratpaşa Belediyesi’nin de ellerini, kollarını bağlayan birçok idari sorunları var bunu biliyoruz.
Onlar da Kaleiçi’ni güzelleştirmek, turizmin gözbebeği yapmak istiyorlar ama yapamıyorlar.
Çünkü Devletin el koyduğu konaklara, “özel mülkiyet” olduğu için onlar bir şeyler yapamıyorlar. Ancak kendi alanlarında yapabileceklerini yapıyorlar.
…
Bir yazım üzerine temizlik işlerinden üç kişi atölyeme gelip bana “orada çöp yok” demişlerdi!
Ben de:
“O evde yok ama karşı evin bahçesi çöplük olmuş!” demiştim.
Onların cevabı:
“Orası özel mülk. Biz giremeyiz.”
“Giremezsiniz ama oranın bir sahibi var; arayın bulun onlara temizletin. Ceza kesin ama lütfen orayı temizletin” dedim ama kim nasıl uygulayacak orası meçhul!
GELELİM SURLARA
Benim aklım ermiyor; kim sorumludur!
Saat Kulesi’nin oradan başlayıp Kırkmerdiven’e kadar uzanan: UZUN ÇARŞI SOKAK vardır.
İşte bu sokağın bittiği yerde tarihi Kaleiçi surlarının son uçlarını görebilirsiniz.
Taşları dökülmüş, oyuk oyuk olsa da yine ayakta durabiliyor! Bu surların aralarında; sütün taşları altına yazılmış irili ufaklı kitabeler vardır. Her biri birer sanat eseridir ama fark edilmesi çok zordu. Üzerinde ne yazar, hiçbir açıklama yoktur.
Neden?
Çünkü Bakan yoktur da ondan!
Üçkapılar’dan tutun ta buraya kadar olan surların hepsinin üzerleri adeta birer dev saksı olmuşlardır.
Çalı, çırpı, ot, çiçek ve bilhassa da meşhur İNCİR vardır. İncir dediğimiz fidan değil koskocaman bir çınar ağacı olmuştur.
Neden?
Bakan yoktur da ondan!
KİM BAKACAK?
Bu tarihi surlardan ve Kaleiçi’nden kim sorumluysa onlar bakacak elbette!
Milyarlık Diyanet Vakfı bütçesine rağmen; maalesef Belediyelerimiz sırf “hizmet” olsun diyerek Antalya’daki camilerin temizliği için onlarca eleman çalıştırmaktadır.
Bence bu yanlış bir oluşumdur!
WC’leri bile belediyelerimiz temizletmektedir.
AMA KALEİÇİ
Birçok yönden ihmal edilsin. Surlar bakımsızlıktan “orman” olsun!
Turizm de turizm diye biz burada davul çalalım.
Ne milletvekillerimiz, ne diğer resmi özel kurum yetkililerimiz, ne turizmcilerimiz ve adında “turizm” geçen yarı resmi kurumlar bu çirkinlikleri görüp; ortadan kalkması için hiçbir çaba harcamasınlar.
Sadece “kaymak” yemekle meşgul olsunlar!
TEMİZ ANTALYA
TEMİZ KALEİÇİ isteyenler o “kara gözlükleri” çıkartıp çevreye öyle baksınlar.
SURLAR SAKSI OLMASIN!
:::::
BAŞARILAR EBRU HANIM
Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni;
Ebru KÜÇÜKAYDIN
“CHP KOCAELİ MİLLETVEKİL ADAYI” olarak siyasete atıldı.
Halkı anlayan ve anladıklarını gazete sayfalarında anlatan Ebru Hanım; aynı başarıyı TBMM’de gösterecektir.
Başarılar diliyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: