Yıllar gelip geçiyor.
Ülkemizde ve diğer dünya ülkelerinde; siyasi ve fiziki değişimler hızla sürüyor.
Nüfus artıyor.
Artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için doğal kaynaklar yağmalanıyor. Bir taraf yaparken, diğer taraf insafsızca yıkıyor. Kimse kimsenin gözyaşına bakmıyor.
Şehirler büyütülürken, köyler küçülüyor ve nüfus hızla “iş ve aş” kapısına dönüşen kentlere akıyor!
Dünyamız hızla çöplük oluyor; üretilen ve sonradan atılanlarla.
Öyle kimyasal elementler kullanılıyor ki; toprakta bile çürümüyor. Denize atıyorlar; orada bile erimiyor. Atıldıkları her ortamda tehlike saçıyorlar; oranın canlılarına.
DİKKAT DİKKAT
Bizler işte bu oluşumun içinde beraberiz.
Dikkat edersek, çevremize zarar vermemeye çalışırsak; huzurlu bir yaşamımız olur.
Ama “bana ne!” der, “bencillik” yaparsak, yalnız kendi menfaatlerimizi düşünürsek, karşı tarafı önemsemezsek eğer; o zaman “zarar-ziyan devri” başlar. Kimse bu işten kârlı çıkmayacaktır.
KALEİÇİ
Sizin yürürken yola atığınız bir çöp, bir sigara izmariti “önemsiz” gibi görünse bile; çevre kirliliği bakımından çok önemlidir.
Mesela, ben bu “ay çekirdeği” kabuklarını yere atanların; farkında olmadan nasıl bir çevre kirliliği oluşturduğunu kendimce şöyle hesaplamıştım. Ve bunu bir karikatürle de onlara anlatmıştım.
…
Bir kişi, Kaleiçi’nde gezerken yediği1 100 gr çekirdek kabuğunu yere atsa n’olur?
Ona göre “kayıp olur” gider! değil mi?
1 kişi 100 gr kabuk atsa;
10 kişi de 1000 gr. (1 Kg.)
100 kişi de 10.000 gr.(10 Kg.)
1000 kişi de 100.000 gr. (100 Kg.)
Ve bunu daha da artırsak; sayı “tonlarca” çekirdek kabuğu sokaklara veya çevreye, parklara atılıyor demektir.
Bir de bunun her gün her gün yapıldığını düşünün!
Ortaya çook büyük bir çevre kirliliği çıkıyor demektir.
Sadece böyle bir çevre kirliliğini temizlemek için; belediyelerimizin kaç işçi çalıştırması gerektiğini artık siz siz hesaplayın.
PLASTİK VE TENEKE ÇÖPLER
Bir de bunlara ilave olarak; boy boy ellerimizden düşmeyen, birisi bitince hemen yenisini aldığımız “plastik su şişeleri” var.
Meyve suyu ve teneke içinde serinletici içecekler de en çok tüketilenler arasında.
Bir lokantada içilse; bunlar topluca çöpe atılacak ve bulunduğumuz çevreyi “çirkin” göstermeyecektir.
Ama bir parkta, ailenizle veya arkadaşlarınızla beraber iken; içilip boşaltılan bu plastik şişeler ve teneke kutuları “çöp kutusu” dururken, rastgele oraya buraya atmanız; işte en büyük bir çevre kirliliğine neden olacaktır.
“Biracı” denilen bir grup var ki; bunların oturdukları belli bir yer yoktur.
Maymun gibidirler. Orda, burada veya falezlerin en yukarısında veya en aşağısında otururlar. Ve boşalttıkları bira şişelerini “hooop” denize atıverirler. Yedikleri çerezleri ve kâğıtlarını da oraya bırakı verirler.
SONRA
Memlekette “yasak” çok ama bu yasakları uygulayacak, kanun bilen eleman yok!
MOBESE kameralar için; “bilmem kaç km uzaklıktaki insanın gözünün rengini bile çok net görüyor” diyorlar ama tâ falezlerin ucunda balık yakalamaya çalışan, selfi yapan, bira içip sarhoş olanları bir türlü görmedikten sonra ben ne yapayım o MOBESE kameraları.
Ha bir de Kaleiçi’nde Kurtuluş Sokağı gösteren trafik levhalarının olduğu direği kaç defa çarpıp çarpıp devirdiler de hemen yanında olan o meşhur MOBESE kameralar öyle “kör kör bakmaya” devam ettiler saf saf!
BİRAZ KANUN
Polisimizden, belediye zabıtalarımızdan; bilhassa böyle çevreye zarar ziyan veren kimseler için “tolerans” değil de biraz “kanun” uygulansın. Nasıl “trafik” kurallarını ihlal edenlere; ihlal durumuna göre cezalar kesiliyorsa; böyle hatalar yapanlara karşı da aynı derecede bir “kanun” olmalı ve uygulanmalıdır!
O ZAMAN
Belki bu kötü alışkanlıklarımızı önlemiş oluruz.
Ve TEMİZ BİR ANTALYA VE TEMİZ BİR KALEİÇİ’miz olur.
::::
BURÇLU YAT LİMANI
Facebook’tan takip ettiğim “Antalyalılar Dayanışma ve Dostluk Derneği” sitesinde bir fotoğraf gördüm. Yat Limanı civarındaki surları gösteren bir fotoğraftı.
Ama o sol taraftaki surlar ve o burçlar bugün yok!
Kim yıktı, ne zaman yıktı bilmiyoruz.
Keşke o görüntü bugüne değişmeden gelebilseydi.
Ne güzel olurdu, değil mi?
Yorumlar
Kalan Karakter: