‘Laf diyen evlat, kocadan önce kalkan avrat’ diye başlayan Anadolu atasözü; biraz kaba anlatım olsa da, gerçeğin ta kendisidir aslında.
Kader, kimisine acı tebessümle, kimisine de tatlı tatlı güler.
(Antalyaspor’a biraz sonra bağlayacağım)
Genellikle değil, her zaman ekmeğine bakan, emeğiyle geçinen bir toplumuz.
Ülkemizde entelektüel olanlar, sosyal olanlar, acılı olanlar yada tatlı olanların kanını her durumda kaynatan, oynatan ‘Ankara’nın Bağları’ neyse, kafası dalgın yada neşeli insanımız için futbol ve yağlı güreş de adeta odur.
İşte tam burada, Osmanlıspor karşısında, Antalyaspor’da laf dinleyen hayırlı evlatlar sorumluluk aldılar.
Bana göre, ligin çoğu takımından iyi, fakat bir türlü ayar tutturamayan Ankara takımına 3 gol atarak, ‘kendine gel, burası Antalya dikkatli, ol’ dediler.
Adnan Gülek'ten sonra, en iyi orta saha oyuncumuz Samir Nasri, bize özel şov yaptı ki,
uzun yıllardır böylesini izlemiyorduk.
Teşekkürler Nasri, seni seyretmek çok güzel.
Maıcon; enterasan bir futbolcu. Çalışkan ve yetenekli.
Fransız Menez, 3 hareket yaptı, ilerisi için yüksek beklentiye girdik.
Eto'o ise bu futbol imparatorluğunun başı.
Kalecimiz Ferhat’a ise 5 yıldız diyorum.
Antalyaspor’un maçlarına gelmeyenlere sesleniyorum.
Maçlara gelin, hatta ailenizle birlikte gelin.
Bu eğlence, mutluluk kaçmaz.
Bunları yazarken mutlu oluyorum, çünkü hayat hepimizi kuru gazel gibi sürüklüyor.
Gülmeler azaldı, mücadele devam ediyor..
Moral ve güç hepimize lazım.
İşte tam burada, şehrimiz insanı için Antalyaspor önemli bir istasyon.
Bir galibiyet, bir güzel hareket haftayı kurtarıyor.
Gülmek sana yakışıyor Antalyalı.
Artık işimize bakalım…