Babam kabzımallık yaptı. Geçtiğimiz günlerde babamla birlikte Antalya Hali’ne gittik. Hal’de eski dostlarla sohbet eden babama kulak misafiri olduğumda, durumun pek de iç açıcı olmadığını anladım. Bir dokunduğundan bin ah işitiyorsun. Hatta bu ziyarette, yılların kabzımalları, batmaz denilenlerin battığını öğreniyorum. Ekonominin görünmeyne yüzü ortaya çıkıyor.
Babamla Hal’den çıkıp, Antalya’nın merkezi denilen kalabalığına daldık. Esnaf arkadaşlarıyla selamlaşan babamla bu kez kalabalık Antalya caddelerine karşılık, sinek avlayan esnafla sohbet ettik. Kimi kapatmak üzere olduğunu, kimi direndiğini dile getirirken, ‘hiçbir şey eskisi gibi değil’ cümleleriyle ekonominin atar damarı esnafın içinde bulunduğu durumun içler acısı olduğunu öğrendim.
Bir gün içinde farklı sektörlerde insanların, ekonomimiz çok iyi gidiyor cümlelerine inat dost sohbetlerinde gerçekle yüzleştim.
Hal böyle olunca, bir de ekonominin işsizlik kısmına baktığımda ne diyeceğimi bilemedim. Başta belediyelere yapılan başvuru olmak üzere siyasi partilere verilen CV’lerin rekor seviyeye ulaşması, aslına bakarsanız esnafın dile getirdiklerini ispatlar nitelikteydi.
Vitrinde görünen ekonomi ile dükkana girdiğinde gördüğünüz ekonomi arasında dağlar kadar fark var. Hepsinden önemlisi, her türlü zorluğu gören vatandaşın, ekonomi ile ilgili artık umudunun kalmaması da yaşananların cabası gibi duruyor. Tabi ki bu konunun uzmanları olan ekonomistler durum değerlendirmesi yapacaktır. Doların ani yükselişiyle ilgili fikirler, gelecekle ilgili yorumlar yapacaktır. Ancak, ortaya bir şey çıkıyor, yorum farkı…
Vatandaşın yorumu ile ekonomistlerin yorumu çelişiyor. Sonuç, yine ülkeme oluyor…