Gazete, dergi yayıncılığı ve tam hizmet ajansı olarak pek çok sektöre, sağlık kuruluşlarına ve doktorlara PR hizmeti vermiş biri olarak, bu sektörlerin medyaya olan ihtiyaçlarını, nasıl faydalandıklarını ve nedenlerini iyi bilirim.
Keza; medyanın itibarının ayaklar altında olduğunu düşünürsek, şu aralar habercilik dili ile PR sektörünün bilgilendirilme dili arasındaki tezat, en önemli ve tartışılması gereken hususların başında geliyor.
Nitekim şuanda görsel ve yazılı medya oldukça kirli…
Toplumun sorunlarına kulak tıkayan, görmesi gerekeni görmeyen ve yönlendiren medyanın yanı sıra, çeşitli nedenlerle endişe, beklenti, belki de mecburiyet ve çıkarları doğrultusunda ‘haber’ yapan gazeteciler (mesleğini düzgün yapanları tenzih ederim) manipülasyon ve dezenformasyon içerikli, algı yaratıcı haberler, internette ışık hızında yayılıyor…
Bu bağlamda, yeniden medyayı PR için ağırlıklı olarak kullanan sektörlere dönecek olursak ; özel hastaneler, muayenehanesi ve kendi kliniği olan doktorlar en başı çekiyor.
Medyayı sıklıkla kullanan branşları Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanları, Tüp Bebek merkezleri, Dermatoloji Uzmanları olarak sıralayabiliriz. Reklam yasağı olan sağlık sektöründe medyadaki görünürlüğün halkın tercihlerini yaparken belirleyici rolü olduğu yadsınamayacak bir gerçek. Zira, medyada ne kadar çok görünürsen yaptığın işe o kadar talep doğuyor.
Sağlık kuruluşları ve doktorların medyada görünmelerini, halkın sağlıkla ilgili bilgilendirmesi adına doğru buluyorum.
Ancak, sağlıkla ilgili doğru bilgilerle, doktor reklamları ayrımının yapılamadığı haberlere karşıyım. Anlaşılan o ki; Türk Tabipler Birliği de karşı!
Geçtiğimiz yıl ‘Sakın kanmayın, sağlığınızdan olmayın” başlığı ile yayınladıkları deklarasyonla, bu kutsal mesleği kötüye kullananları bakın nasıl tarif etmişler. Basın, yayın organlarında, sosyal medyada sık sık bazı tıp doktorlarının “ezber bozan”, “tabu yıkan”,“şoke eden” açıklamaları yer alıyor. Uzmanlık ve ilgi alanları, tarzları, üslupları farklı olsa da açıklamalarıyla sık sık “kamuoyunun gündemine oturan” tıbbın şarlatanlarının bazı ortak özellikleri şunlardır:
1- Her ne kadar modern tıbbı yerden yere vursalar da, bunu yaparken modern tıp eğitimi sonucu kazandıkları “doktor” unvanlarını ve akademik kariyerlerini kullanmaya özen gösterirler; özel muayenehanelerinde, kliniklerinde hasta bakmaya, ilaç yazmaya devam ederler.
2- Hemen her açıklamalarında bilimsel/tıbbi gerçekler/doğrularla bilim dışı yalanları/yanlışları birlikte harmanlayarak sunar, böylece yalanları/yanlışlarını gerçeklerin/doğruların arasında gizlemeye çalışırlar.
Bilim adamları ve meslek otoritelerinin yayınladığı deklarasyondan anlaşılan o ki; bazı doktorlar, medya aracılığıyla bilimsel verilere dayanmayan, halka yanıltıcı bilgiler vererek, menfaat ve popülerliklerini arttırarak hizmet sunuyorlar.
En vahim olan ise bu doktorların cezadan, hastayı bilgilendirme ve hastanın kabul beyanı imzaları nedeni kaçınabiliyor olmaları.
Yada basit bir kınama cezası ile geçiştirmeleri…