Bayram süresince kentte neler olduğuna dair gelişmeleri gazetelerden yada sosyal medyadan takip etmişsinizdir.
O nedenle ben bu kentin tek ortak markası Antalyaspor’dan bahsetmek istedim.
Zira; kent yaşamında akıl kadar, para ekonomisinin egemenliğini de barındırır. Para insanlar arasındaki mesafeyi eşitleyen en önemli unsurdur. Aynı zamanda şehrin ekonomik hayatı herkesi belli bir sayıya indirgeyecek biçimde rasyonelleştirir.
Belli bir kesimin taraflarının ekonomik bencillikleri olağan hale dönüşür.
Bu halde kesinlik sağlanmaz ise kaosun yaşanmaması nerede ise imkansızlık içerir.
Tabi bezginlik de kaçınılmazdır.
Bezginliğin yanı sıra, tepki vermeme ve ne yazık ki bunun sonucu algı körlüğü oluşur.
Kent yaşayanın sosyal ilişkilerindeki bir diğer özelliği de mesafedir. Hatta bu mesafe, öyle bir hal almıştır ki; yıllardır karşılıklı oturduğu, komşu olduğu insanları bile tanımamaktadır.
Diğer açıdan kent yaşamının diğer bir özelliği de, kişiyi ve daha küçük grupları çok daha etkili olan grubun sosyal baskı ve kontrolünden özgür kılmasıdır.
Yani özetleyecek olursam Antalyalı olmayan yabancıdır.
Oysa kendi yurdu olmadığı algısına rağmen çoğunluğunun ‘doğduğu yer değil, doyduğu yer’ olan Antalya’da, artık yerli yada yabancı olmanın bir ayrımı kalmamıştır.
Kent yaşamı, kent ile kentin yaşayanı arasında kurulan ilişki çok özeldir ve kente duyulan aidiyet, günlük pratiklerden ötürüdür.
Ve bu bağlamda baktığımızda Antalya’da yaşayan yerli ve yabancı arasında yaşanan tek ayrım, tek marka; Antalyaspor söz konusu olduğunda görülmektedir.
Demem o ki; Antalya doğduğu yer olmasa da, doyduğu yer olan yabancı ve burada doğdum burada yaşarım diyen yerli için; Antalya ve takımı için herkesin elini taşın (buda ne demekse sanki zul gibi bir algının oluşması beni hep şaşırtmıştır) altına koyma vaktidir.
Bayramın 3. günü Antalyaspor eski başkanı Antalyalı (yerli) Gültekin Gencer, sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulundu. Gencer’in yayınladığı paylaşımdaki pek çok husus daha önce pek çok kez yazılarımın konusu olmakla beraber, benim en çok katıldığım bölüm girişte söylediği ‘2013-2016 arası 3 yıl Antalyaspor’umuza hizmet etmek nasip oldu. Tribünleri 1000 kişi ile teslim aldık 54000 passoligle teslim ettik’le başlayan kısmı oldu. Bu aidiyet içeren ve kentin bileşeni haline getirmiş olmasını kısaca özetleyen bir anlam içeriyordu. Antalya’da yaşayan herkesi Antalyaspor kulübü için elini taşın altına koydurduk. Kulüp tarihimizin en pahalı forma reklamını aldık (2milyon€ İATİ’den) her konuda rekor kırdık, 100 bin € ya loca sattık.
Gencer sözlerine kendi döneminde yine bir Antalyalı olan belediye başkanının kendisine destek vermediği serzenişi vardı.
Gencer, bir yerli olan Türel’in yerli olan kendisi yerine, bir yabancıyı atadığının vurgusunda bulunarak; sonrasında tekrar Türel’in 10 Ocak 2018’de genel kurulda yabancının yerine başka bir yerliyi ‘Cihan BAŞKANI göreve getip i tüm borçları ben kapatacağım’ dediğini hatırlatıyor. Ama 8 ay sonra tekrar yerli olan Cihan Bulut yerine yine yeniden yabancı Öztürk’ü göreve çağırdığını özetlemiş.
O halde yerli ve yabancının bileşeni Antalyaspor’dur.
Hepsinin ortak noktası; Gencer’in söylemi ile ‘taşın altına elini koyma’ zamanıdır.
Localar ve kombine biletler alınıp, Antalya’da doyan herkesin ANTALYASPOR’a katkı koyma zamanıdır.
Yorumlar
Kalan Karakter: