Dan Millman "Savaşçı olmak mükemmellikle ilgili değildir ya da zaferle veya incitilemez olmakla da… O, incinmeye açık olmakla ilgilidir. Gerçek cesaret budur” derken adeta benim cesaretimi tarif etmiş.
Ancak cesaretli olmanın tarifi yanında sonuçlarından çıkardığım tecrübeyi de Mevlana, şöyle dile getirmiş: "Yirmi dört makamda çalgı çalan çalgıcıya, dinleyen yoksa çalgısı yük olur. Aklına ne yanık bir nağme gelir, ne de on parmağını çalgı çalarken oynatası gelir.”
Sanki daha dün 4x4 ruhu ile 44’ken, bugün 48'i tüketivermişim.
Aslına bakarsanız benim ne derin anlamlar taşıyan hedeflerim, ne sonuçlanmayı bekleyen düşlerim oldu.
İfade etmeye gereksinim duymadığım saf ve tükenmeyen bir motivasyon ile yaşadım.
Oysa ki; bugün ne incitilemez cesaretim, ne de yirmidört makamda çalma azmim var.
Tariflendirmek gerekirse, tek kelimeyle: Yorgunum...
Dünya'nın en güzel kentinde ensemde varlığını hissedip, yok ve izah edemediğim hatta neyle karşı karşıya olduğumu anlamadığım bir histeyim bugün...
Umarım yarın yeni bir güne, yeni bir keyif ortaya çıkarabilmek için geçmiş edebiyat geleneklerinin dışında şiirde yeni bir akım oluşturan Orhan Veli'nin dediği gibi; "Ne duruyorsun be, at kendini denize… Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol. Git gidebildiğin yere…” hissi ile uyanırım.
“Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım” diyen ustanın kaleminden çıkan umut gibi, yarınlara yeni hedeflerle, yeni azimle ve istekle yol alacağım…
İyi haftalar…
Yorumlar
Kalan Karakter: