“Şairaneden şiirsele” adlı ünlü şairlerin eserlerini incelediği yeni kitabı çıkan Prof. Dr. Murat Belge ile şiir ve edebiyat üzerine röportaj yapan Güliz Arslan’ın sorusu kadar verilen cevap da düşündürücü…
Arslan, ‘neden kadın şairimiz çok az? Kadın, doktor, mühendis neden azsa bu da aynı sebepten mi?’ sorusuna Prof. Dr. Murat Belge, “Evet, anlayabildiğim kadarıyla genel sebepler ‘KADINLARA TANINAN YER‘ meselesi... 1960‘lı yılların başında edebiyat çevresine girdiğini ve herkesle tanıştığını ve o devirlerde bütün edebiyatçılarınki gayet erkek erkeğe bir hayattı. İlla yazar, şair olması gerekmiyor. Okur kadın da yoktu” diye yanıtlamış.
Anlaşılan ‘KADINLARA TANINAN YER’ meselesi bugünün vahim haline karşın entelektüel, aydın, yazar ve şairlerin en fazla olduğu 1960’lı dönemde de farklı değildi.
O gün ‘KADINLARA TANINAN YER’ meselesinin bugün geldiği yer, evrensel insan haklarının ihlallerinden biri olan cinsiyete dayalı şiddet oldu. "Fiziksel, psikolojik, cinsel zarar ya da acı ile sonuçlanan, özel veya kamusal alanda, baskı veya özgürlüğün engellenmesi” olarak tanımlanan “Kadınların erkeklerle eşit bir biçimde haklarını ve özgürlüklerini kullanmasını engelleyen” en önemli ayrımcılık türü kadına şiddet.
Günümüzde eğitimciler de körükleniyor. Örneğin Kadınların kot pantolon giymemesi gerektiğini savunarak ebeveynlere “kot pantolonuyla erkeklerin bakışı arasında kızın yürüyor. Delikanlılar arkasına takılmışlar, arkasından gidiyorlar. Yavrunu cehenneme attın, cehenneme!!!“ sözleri ile genç kızlara tanımladıklarıyla tepki çekmesine rağmen Dr. İhsan Şenocak görevine döndü.
Devletlerin, özel ve kamusal alanda var olan şiddeti görmezden gelmesi hâli cinsiyete dayalı şiddeti sürekliliğine neden olan bir etki olduğu gözden mi kaçıyor? Bu çerçeveden bakıldığında, cinsiyete dayalı şiddet, din, kültür, gelenek, görenek ve politik sebeplerle mazur mu gösteriliyor?
Her soruna net bir dille bodoslama dalan, her şeyi, her yerde, herkese net söylemleri ile dikkat çeken Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyesi Gökcen Özdoğan Enç, Antalya Havalimanı VIP çevresinde yaşayan hayvanların soğuk kış günlerinde, sokakta kalmamaları için Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ile görüşerek, VIP girişi önüne kedi evi yapılmasını sağlamıştı.
Son derece insancıl bir tutum gösteren ve kedilere sahip çıkan cesur kadın vekilimiz Enç’in kadına şiddet konusunda 2. olan Antalya’nın karara rağmen 2012’den bu yana kadın ve çocukların konukevinin olmaması dikkatinden kaçmış olmalı!
Nitekim 06.12.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Büyükşehir belediyeleri ve nüfusu 100 binin üzerinde olan her belediyenin çocuk ve kadın konukevi açma zorunluluğu” kararına rağmen Antalya'da nüfusu 100.000 üstünde 6 ilçe belediyesinin kadın ve çocuk evi olmadığı haberini 26 Ocak 2018 tarihinde Hürses Gazetesi’nin manşetinden duyurduk.
Aynı gün Antalya Valiliği tarafından sabah yapılan toplantıda Vali Münir Karaloğlu, “Yapılan çalışmalara rağmen kadın cinayetleri Türkiye'de de Antalya'da da azalmadı. Bu sorunu uzun vadede eğitimle çözebiliriz. Maalesef bu bütün toplumun ayıbıdır" dedi.
Büyükşehir belediyeleri ve nüfusu 100 binin üzerinde olan her belediyenin kadın konukevi açma zorunluluğu olduğunu ifade eden Karaloğlu, bu durumun isteğe bağlı olmadığını, kanunun bu durumu zorunlu kıldığını da üstüne basa basa vurguladı. Vali Karaloğlu, “Bu toplantıdan sonra hazırlığı olanlar hızlandırsın. Hazırlığı olmayanlarsa bir an önce çalışmalara başlasın. Her 6 ayda bir rapor istiyorum" dedi.
Kadına şiddet konusunda 2. sırada olan Antalya da üzerinden 6 yıl geçen karara rağmen ilin valisi tarafından ikaza neden olan ihtarla açılması duyarsızlığını bir kez daha buradan sizlerle paylaşmak istedim. Söylemlerde kalan kadın değerinin Antalya gözünde ne kadar değersizleştirildiğini görmek adına…
Yorumlar
Kalan Karakter: